Yayın Türü:

Yıllara Göre:

Osmanlı Basınında Mahmud Şevket Paşa Suikasti

MakaleUluslararası Hakemli Makale
BİRBUDAK, Togay Seçkin
Bilig, Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 65, Bahar 2013, ss. 69-94

Mahmut_Shevket_Pasha

Özet

Osmanlı Devleti’nin son yıllarında söz sahibi olan mühim karakterlerden Mahmud Şevket Paşa, Osmanlı ordusunda uzun yıllar hizmet vermiş ve 23 Ocak 1913 günü gerçekleşen Bâb-ı Âli Baskını sonrasında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin desteği ile sadrazamlık makamına getirilmiştir. Balkan Savaşları’nın en ağır günlerinde hem Sadrazamlık hem de Harbiye Nâzırlığı görevlerinde bulunan Mahmud Şevket Paşa, 11 Haziran 1913 günü İstanbul Bayezid’de gerçekleştirilen bir suikast sonucunda hayatını kaybetmiştir. Bu çalışmada Mahmud Şevket Paşa suikastı, sonrasında yaşanan gelişmeler ve bu olayın Osmanlı basınındaki yansımaları İkdam, Sabah ve Tanin gazetelerine dayandırılarak ele alınmaktadır.

Abstract

Mahmud Sevket Pasha, who was one of the important authoritative figures during the final years of the Ottoman State, served the Ottoman Army for long years and was appointed to the post of Grand Vizier through the support of The Society of Union and Progress following the Raid on the Sublime Porte, which occurred on 23 January 1913. Mahmud Sevket Pasha, who was in office as Grand Vizier and the Minister of War during the most severe conditions of the Balkan Wars, was assassinated in Istanbul Bayezid on 11 June 1913. This study discusses the assassination of Mahmud Sevket Pasha, the events following this, and the way this event was reflected in the Ottoman Press based on Ikdam, Sabah and Tanin newspapers.

Anahtar Kelimeler: Mahmud Şevket Paşa ; Suikast ; Osmanlı basını ; İttihat ve Terakki Cemiyeti
Key words: Mahmud Sevket Pasha ; Assassination ; Ottoman Press ; The Society of Union and Progress

Education Life in The Kosovo Province in the Early Part of Twentieth Century

BildiriUluslararası Bildiri
BİRBUDAK, Togay Seçkin – AKBABA, Bülent
15th International Conference Education Reform in the 21st Century in Balkan Countries, (Bükreş /Romanya: 28-30 Haziran 2012)

Söz konusu bildiri makale olarak yayımlanmıştır.

Bkz. BİRBUDAK, Togay Seçkin – AKBABA, Bülent; “Education Life in The Kosovo Province in the Early Part of Twentieth Century”, IJAR (International Journal of Academic Research), Vol: 5, No: 4, July 2013, pp. 255-260.

Türkiye Cumhuriyeti-Ürdün İlişkileri Kapsamında Emir Abdullah’ın 1937 Türkiye Ziyareti

BildiriUluslararası Bildiri
BİRBUDAK, Togay Seçkin
Uluslararası Türk – Arap Müşterek Değerler ve Kültürel Etkileşim Sempozyumu, (Amman/Ürdün: 12-15 Mayıs 2013)

abd_ata

Özet

I. Dünya Savaşı sonrasında yıkılan Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü topraklar üzerinde yaklaşık kırk tane devlet kurulmuştur. Bunlardan ikisi tanesi Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Krallığı olmuştur.1921 yılında İngiliz himayesi altında kurulan 1946 yılında da tamamıyla bağımsız bir hale gelen Haşimî Ürdün Emirliği ile Türkiye Cumhuriyeti arasında dostluk temelinde köklü ilişkiler bulunmaktadır. İki ülke arasındaki ilişkilerin önemli dayanaklarından ve referans noktalarından biri de gençlik yıllarını İstanbul’da geçirmiş olan Ürdün Emiri Abdullah’ın 1937 yılında gerçekleştirmiş olduğu Türkiye ziyaretidir. Gerek iki ülke arasındaki münasebetlerin gerekse Türkiye’nin Arap dünyası ile olan ilişkilerinin tarihi seyri açısından önemli bir gelişme olan bu ziyaret çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır.

Türkiye’yi ziyaret eden ilk Arap devlet lideri olan Ürdün Emiri Abdullah Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün misafiri olarak 30 Mayıs 1937 tarihinde Türkiye’ye gelmiş ve 8 Haziran 1937 tarihine kadar burada kalmıştır. İlk olarak İstanbul’da ardından da üç gün boyunca Ankara’da görüşme ve temaslarda bulunmuştur. Emir Abdullah bu kapsamda başta Cumhurbaşkanı M. Kemal ve Başbakan İsmet İnönü olmak üzere TBMM Başkanı Abdülhalik Renda ve Dışişleri Bakan v. Şükrü Saraçoğlu ile görüşmeler yapmıştır. 3 Haziran 1937 tarihinde Ankara’dan tekrar İstanbul’a dönen Emir Abdullah’ın bu tarihten sonraki programı gezi ağırlıklı olmuştur. İstanbul’un çeşitli tarihî ve turistik mekânlarını gezen ve incelemelerde bulunan Emir Abdullah 5 Haziran 1937 günü İstanbul’a gelen M. Kemal’in karşılanması törenine de katılmış ve söz konusu tarihte bir kez daha iki lider görüşme imkânı bulmuştur. Türkiye ziyaretinin son kısmında Yalova ve Bursa’ya da giden Emir Abdullah 8 Haziran günü akşam saatlerinde Türkiye’den ayrılarak ülkesine dönmek üzere yola çıkmıştır.

Ürdün liderinin bu ziyareti hem Türk basınında hem de yurtdışı basın organlarında konu edilmiş ve özellikle Türk basınında büyük bir ilgiyle takip edilmiştir. Dönemin gazeteleri Ürdün ve Emir Abdullah ile ilgili pek çok habere yer vermiş ve bu ziyareti Türk-Arap dostluğu için önemli bir adım olarak değerlendirmiştir. Keza İngiliz ve Alman basınında yer alan makalelerde de bu ziyaret, Osmanlı Devleti’nin dağılmasından sonraki süreçte Türk-Arap yakınlaşması adına mühim bir gelişme olarak görülmüştür.

Sonuç olarak 1937 yılında gerçekleşen bu ziyaret ile Türkiye ile Ürdün arasında günümüzde de devam eden dostluk ilişkisinin temelleri atılmış ve iki ülke liderleri bir araya gelerek barış ve işbirliği taraftarı politikalarını göstermişlerdir.

 Anahtar Kelimeler: Türkiye Cumhuriyeti, Ürdün, Mustafa Kemal Atatürk, Emir Abdullah, Uluslararası İlişkiler.

1853-1856 Kırım Harbi'nde Osmanlı-Avusturya İlişkileri

MakaleUluslararası Hakemli Makale
Togay Seçkin Birbudak
Belleten, C. 82, No: 293, 2018, ss. 241-268

Yüzyılı aşkın süreden beri müteaddit kereler karşı karşıya gelen Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yaşanan Kırım Harbi’nin ortaya çıkmasındaki temel neden kutsal yerler meselesi ve Osmanlı topraklarındaki Hıristiyan halkın hâmîliği konusu olarak görülebilir. Ancak sorunların çözümü adına İstanbul’a gönderilen Prens Menshikov’un diplomatik nezaket kuralları ile bağdaşması mümkün olmayan hareketleri, Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne karşı açıktan savaş tutumu takınması ve daha önceleri de yaptığı gibi ilk iş olarak Tuna prensliklerini işgal etmesi meselenin Rusya açısından topraklarını genişletme amacı taşıdığını da açık bir biçimde göstermektedir. Neticede Temmuz 1853’te Eflak ve Boğdan Rus işgaline maruz kalmış, Bâbıâlî ise bu harekete karşılık olarak hemen bir savaş ilanında bulunmak yerine uluslararası alanda destek arayışına girmiştir. Rus işgalinin başlamasından kısa bir süre sonra Avrupalı büyük devletlerin Osmanlı idaresinin yanında yer aldığı görülmektedir. 1853-1856 yılları arasında Rusya’ya karşı Osmanlı Devleti’nin yanında yer alan devletler; savaşa bizzat katılan İngiltere, Fransa ve Piyomente ile diplomatik olarak destek veren Avusturya ve Prusya’dır. Ancak Avusturya’nın savaşa askerî yönden destek vermemesine rağmen Osmanlı Devleti ile açıktan bir diplomatik ittifak kurduğunu söylemek mümkündür. Savaşın başlamasının hemen ardından kaleme alınan Viyana Notası’nda Avusturya’nın katkısı büyüktür. Keza Mart 1854’te İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti’nin yanında savaşa katılmış, bundan iki ay kadar sonra da 14 Haziran 1854’te Avusturya ile Osmanlı Devleti arasında antlaşma imzalanmıştır. Bu antlaşma belki Kırım Harbi’nin değil ancak Osmanlı toprağı olan Eflak ve Boğdan’ın tarihî seyrini değiştirecek niteliktedir. Çünkü yapılan antlaşma ile bölgedeki Rus işgalinin sona erdirilmesi ve sonrasında da bölgede asayişin sağlanması hususlarında Osmanlı Devleti, Avusturya desteğini açık bir biçimde almıştır. Nitekim antlaşmanın imzalanmasından sonraki bir aylık süreçte Rusların bu bölgeden çekilme süreci başlamış ve Avusturya ordusu bölgeyi Osmanlı Devleti adına işgale girişmiş ve bölgeye düzen ve asayişi getirmeye çalışmıştır.

Kırım Harbi süresince Avusturya ile Osmanlı Devleti arasındaki birliktelik bununla da sınırlı kalmamıştır. Rusya’nın barışa zorlanması adına diplomatik girişimlerini devam ettiren Avusturya’nın öncülüğünde Mart 1855’te başlayan Viyana Görüşmeleri sonuçsuz kalsa da Osmanlı-Avusturya ittifakı adına önemli bir gelişme olmuştur. Yine barış müzakerelerine geçilmesine imkan tanıyan ve Aralık 1855 tarihli ültimatomun altında Avusturya imzasının bulunduğunu da unutmamak gerekir. Diplomatik yakınlık ve işbirliği bağlamında bahsedilmesi gereken son nokta da Paris’teki barış görüşmeleri esnasında Eflak ve Boğdan’ın birleşmesi  fikrinde Avusturya idaresinin Osmanlı politikalarına destek verdiğidir. Tuna’nın kuzeyindeki iki prensliğin birleştirilmesi düşüncesi Osmanlı Devleti ile Avusturya’nın ortak muhalefeti ve İngiltere’nin desteği ile antlaşma maddeleri arasında yer almamıştır.

Her ne kadar 1853 yılı Temmuz ayından 1856 yılı Mart ayına kadar geçen dönemde İstanbul ile Viyana arasındaki yakınlaşma ve ortak hareket etme politikasının somut örneklerini yukarıda sıralamış olsak da Paris Antlaşması’nın imzalanmasının ardından uluslararası antlaşmaların gereği olarak Avusturya askerinin kendi ülke sınırları içerisine geri çekilmesi konusunda bir takım pürüzlerin yaşandığını da unutmamak gerekir. Gerek Osmanlı-Avusturya Antlaşması ve gerek Paris Antlaşması ile savaşın ardından Osmanlı topraklarındaki yabancı askerlerin süratle geri çekilmeleri ön görülmüş olmasına rağmen Avusturya’nın Eflak ve Boğdan’daki askerlerini çekmek konusunda gönülsüz bir politika izlediği görülmektedir. Avusturya idaresi bu hususta yavaş hareket etmiş ve gerekçe olarak da Paris Antlaşması ile kararı alınan sınır değişikliklerini gerekçe göstermişse de Bâbıâlî bu yavaş adımları yeterli görmemiştir. Neticede geri çekilmek için ayak
direyen Avusturya’nın Eflak ve Boğdan’ı terki hem zamanlama açısından biraz uzamış hem de yerli halkla bazı sorunlar yaşanmıştır. Ancak Osmanlı Devleti’nin bu hususta girişimlerini sürdürmesi neticesinde 1857 yılı Mart ayında Avusturya birlikleri Tuna’nın kuzeyindeki Osmanlı topraklarını terk etmiş ve Rumen prenslikleri yeniden Osmanlı idaresi altına girmiştir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, yeniden himaye altına alınmış olmasına rağmen Eflak ve Boğdan ile Osmanlı idaresi arasındaki bağ giderek zayıflamaya devam etmiştir. Kırım Harbi gailesinin
atlatılmasından sadece birkaç sene sonra her iki beylik 1859 yılı başında Alexandru Ioan Cuza’nın liderliği altında birleşmiş ve bağımsız Romanya’nın kurulması yolunda önemli bir aşama kat edilirken Osmanlı Devleti bu gelişmeye engel olamamıştır.

Meşrutiyet ve Milli Mücadele Yıllarında Eğitim (1876-1922)

Kitap Bölümü
BİRBUDAK, Togay Seçkin
Türk Eğitim Tarihi, Ed.: Güray KIRPIK, Otorite Yayınları, Ankara 2012, ss. 208-230

275497b

Osmanlı Devleti’nde Öğretmen Yetiştirmede Yeni Bir Şube: Dârülmuallimîn-i İdâdiyye (Âliyye)

Kitap Bölümü
ÜNAL, Uğur – BİRBUDAK, Togay Seçkin
Prof. Dr. Yahya AKYÜZ’e Armağan, Ed.: Cemil ÖZTÜRK, İlhami FINDIKÇI, PEGEM Akademi, Ankara, Haziran 2011, ss. 1331-1350

16 Mart 1848 tarihinde İstanbul’da açılan Osmanlı Devleti’nin ilk öğretmen yetiştiren okulu olan İstanbul Dârülmuallimîn Mektebi’nin ortaöğretim kurumlarına öğretmen yetiştiren kısmı olan Dârülmuallimîn-i İdâdiyye (Âliyye) kısmının tarihi gelişimi ele alınmaktadır.

Üniversite Öğrencilerinin Uzaktan Eğitimle Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Öğretimine Yönelik Görüşleri

Ulusal Hakemli Makale
AKBABA, Bülent - KAYMAKÇI, Selahattin - BİRBUDAK, Togay Seçkin - KILCAN, Bahadır
Kuramsal Eğitimbilim Dergisi, C. 9, S. 2, ss. 285-309

Özet

Bu araştırmanın amacı uzaktan eğitimle Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi (AİİT) öğretimine yönelik öğrenci görüşlerini ortaya koymaktır. Tarama modelinde gerçekleştirilen araştırmanın çalışma grubunu Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Karabük Üniversitesinde öğrenim gören toplam 645 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmanın sonuçlarına göre, uzaktan eğitimle AİİT dersi alan katılımcıların inkılâp tarihi konularına ilgi düzeyi yüksek olmakla birlikte AİİT derslerine katılım düzeyleri düşüktür. Katılımcıların çoğunluğu AİİT dersinin yükseköğretim düzeyinde okutulmasının devam etmesini, içeriğinin ve dersin adının değişmemesini istemektedir. Katılımcılar Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi öğretiminin amaçlarının gerçekleşme düzeyinin orta ve üst düzeyde olduğunu düşünmektedirler. Uzaktan eğitim ile yapılan AİİT derslerinde de öğrencilerin karşılaştıkları sorunlar arasında; derste kullanılan öğretim yöntemlerinin yetersizliği, dersin sınavlara yönelik olarak işlenmesi ve derste kullanılan öğretim materyallerinin yetersizliği dikkat çekmektedir. Düz anlatım yöntemi ve ders kitabı bağımlılığı uzaktan eğitim uygulamasında da devam etmektedir. AİİT dersini uzaktan eğitim yoluyla alan katılımcıların çoğunluğu dersleri düzenli takip etmemekte ve AİİT dersinde uzaktan eğitim uygulamasının yararlı olmadığını düşünmektedir.

Abstract

This study aimed to reveal students’ views regarding the teaching of the Atatürk’s Principles and History of Revolution (APHR) course by distance education. The survey model was employed in the study. The study group consisted of 645 students attending Karadeniz Technical University and Karabük University. The research results showed that although the participants receiving the APHR course by distance education had a high level interest in history of revolution subjects, they had a low level participation in the APHR course. Most of the participants wanted the APHR course to continue to be taught at higher education level without any change in its content and name. The participants thought that the teaching of the Atatürk’s Principles and History of Revolution accomplished its goals at medium and high levels. Among the problems encountered by the students in the APHR teaching by distance education, the most prominent ones were the inadequacy of the teaching methods employed, exam-oriented instruction, and the insufficiency of the teaching materials used. Traditional lecture and adhesion to textbook continued in distance education, too. It was seen that most of the participants receiving the APHR course by distance education did not attend the lessons regularly and thought that teaching the APHR course by distance education was not beneficial.

Anahtar Kelimeler: Atatürk ilkeleri ve inkılâp tarihi dersi; uzaktan eğitim; üniversite öğrencisi

Keywords: Atatürk’s principles; history of revolution; distance education; university students

Education Life in The Kosovo Province in the Early Part of Twentieth Century

MakaleUluslararası Hakemli Makale
BİRBUDAK, Togay Seçkin – AKBABA, Bülent
IJAR (International Journal of Academic Research), Vol: 5, No: 4, July 2013, pp. 255-260

Abstract 
In this work, educational activities and institutions in Kosovo province, that was under the rule of Ottoman Empire in the later nineteenth century and in the early part of twentieth century, were dealt. This survey includes education organizations, schools, the curricula of these schools, the administrators and teachers who worked in the schools in Kosovo province, and statistical information and comments about the library, newspapers and printing offices in the province. The main source of the survey is ‘’the Yearbooks of the Ministry of Education’’ that includes official information and that has the feature of primary source. ln the work, some information is submitted about the schools (vocational schools, senior high schools, junior high schools, primary schools, medressehs, non-muslim schools), printing offices, newspapers and libraries in Kosovo province and a comparative analysis is made with the situation in the other Ottoman provinces.

Key words: Ottoman Empire; Kosovo; Education; The Yearbooks of the Ministry of Education

2013 KPSS Sonuçlarının Öğretmen Adaylarının Mezun Oldukları Alanlara Göre İncelenmesi

MakaleUluslararası Hakemli Makale
SAFRAN, Mustafa – KAN, Adnan – ÜSTÜNDAĞ, Mutlu – BİRBUDAK, Togay Seçkin – YILDIRIM, Osman
Eğitim ve Bilim, C. 39, S. 171, 2014, s. 13-25

Özet

Bu çalışmanın amacı, öğretmenlik mesleğine kaynak teşkil eden eğitim fakülteleri ile diğer fakülte mezunlarının 2013 Kamu Personeli Seçme Sınavı’ndaki (KPSS) başarı durumlarını karşılaştırmaktır. Çalışmanın amacı doğrultusunda, öğretmenlik alan bilgisi testi yapılan ve hem eğitim fakültelerinden hem de fen edebiyat fakülteleri başta olmak üzere diğer fakültelerden mezun adaylardan öğretmen ataması yapılan on branş (Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik, Tarih, Coğrafya, Türk Dili ve Edebiyatı, İngilizce, Almanca, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi) üzerinde araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda söz konusu branşlarda sınava giren 94.625 adayın KPSS başarı puanı incelenmiştir. Araştırma neticesinde dokuz branşta eğitim fakültesi mezunu adayların diğer fakülte mezunu adaylara göre daha başarılı oldukları sonucuna varılmıştır. Çalışma sonuçlarının Türkiye’nin öğretmen yetiştirme ve istihdam politikalarına ciddi katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Abstract
The incentive behind this study is to compare the KPSS 2013 test scores in terms of the achievement by teacher candidates graduating from education faculties, the major source for teaching profession, and by those who graduated from other faculties. In line with this objective, the research was carried out on ten fields, both graduates of education faculties and other faculties who took the test and are appointed to the teaching posts (Physics, Chemistry, Biology, Mathematics, History, Geography, Turkish Language and Literature, English, German, Theology and Ethics) via teaching-field proficiency test. Within this context, the study was conducted by analyzing the KPSS test scores of 94.625 candidate teachers. The findings have revealed that teacher candidates of faculties of education are significantly successful in nine fields. The findings of the study are expected to contribute markedly to the teacher education and employment in Turkey.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen yetiştirme, Kamu Personeli Seçme Sınavı, MEB istihdam politikası, öğretmen seçimi

Key words: Teacher training, KPSS (En: Selection Examination of Public Personnel), employment policy of MoNE (Ministry of National Education), teacher employment

Tarih Öğretmeni Adaylarının Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Öğretimine Yönelik Görüşleri

MakaleUluslararası Hakemli Makale
AKBABA, Bülent – DEMİRTAŞ, Bahattin – BİRBUDAK, Togay Seçkin – KILCAN, Bahadır
Zeitschrift für die Welt der Türken / Journal of World of Turks, Vol: 6, No: 2, 2014, pp. 207-226

Özet
Bu araştırmanın amacı tarih öğretmeni adaylarının Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi (AİİT) öğretimine yönelik görüşlerini belirleyebilmektir. Tarama modelinde gerçekleştirilen araştırmanın çalışma grubunu Gazi Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Dicle Üniversitesinde öğrenim gören 418 tarih öğretmeni adayı oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Öğretimi anket formu ile toplanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, tarih öğretmeni adaylarının AİİT konularına ilgi düzeyleri yüksektir. Tarih öğretmeni adayları AİİT dersinin yükseköğretim düzeyinde zorunlu olarak okutulması gerektiğini ve AİİT öğretiminin amaçlarının gerçekleşme düzeyinin yüksek olduğunu düşünmektedirler. AİİT dersinde karşılaşılan sorunlar arasında dersin sınavlara yönelik olarak işlenmesi, derste kullanılan öğretim yöntemlerinin ve öğretim materyallerinin yetersizliği ile ders saatinin azlığı dikkat çekmektedir. Tarih öğretmeni adayları AİİT dersini Mustafa Kemal Atatürk’ü tanımaya katkı sağlayan, her Türk vatandaşının mutlaka alması gereken, millî birlik ve beraberliğin öneminin anlatıldığı bir ders olarak görmektedirler.

Abstract
The purpose of this study was to determine prospective history teachers’ views about the teaching of principles of Ataturk and history of revolution (PAHR). The study group of this survey-model study included 418 prospective history teachers from Gazi University, Necmettin Erbakan University, Atatürk University, Yüzüncü Yıl University, and Dicle University. Data of the study were gathered through a questionnaire form of the teaching of Ataturk’ principles and history of revolution. Results of the study revealed that prospective history teachers level of interest in the subjects of PAHR was high. Prospective history teachers thought that the lessons of PAHR must be conducted at the higher education level and that the teaching of PAHR achieved its purposes on a high level. Results showed that among the obstacles in the conducting of PAHR lessons were conducting lessons in accordance with the exams, the lack of teaching methods and materials used in PAHR lessons, and the limited number of PAHR lessons. Prospective history teachers perceived PAHR as a lesson contributing to the better understanding of Mustafa Kemal Atatürk, a lesson that each Turkish citizen must participate in and a lesson in which the importance of national unity and solidarity was narrated.

Anahtar Kelimeler: Atatürk İlkeleri, İnkılâp Tarihi, Tarih, Öğretmen Adayları.

Keywords: Principles of Ataturk, History of Revolution, History, Prospective Teachers.

 

The Question of Romanian Union and Alexandru Ioan Cuza’s Visit to İstanbul

MakaleUluslararası Hakemli Makale
BİRBUDAK, Togay Seçkin
Revista de Istorie Militara, No: 5-6, 2014, pp. 3-11

Abstract
This study examining the process of Wallachian and Moldavian unification under one single ruler, which had previously remained under the authority of the Ottoman State for many years, the developments starting from the Crimean War and lasting between 1853-1856 are analyzed. The 1856 Paris Peace Treaty, the subsequent diplomatic relations and the elections in parallel with these relations led to the unification of Wallachia and Moldavia. The enthronement of Alexandru Ioan Cuza, the first voivode of the united principalities, his visit to the Ottoman capital afterwards in 1860 and the short-term outcomes of this visit represent the theme of this study.

Key words: Ottoman State, Wallachia, Moldavia, Romania, Alexandru Ioan Cuza

 

 

Sâlnâmelere Göre Sivas Vilayeti’nde Eğitim – Öğretim (1898–1903)

MakaleUlusal Hakemli Makale
BİRBUDAK, Togay Seçkin
Kastamonu Üniversitesi Kastamonu Eğitim Dergisi, C. 15, No: 1, Mart 2007, ss. 303–316

Özet
Bu çalışmada Maârif Sâlnâmeleri, Devlet Sâlnâmeleri ve Vilayet Sâlnâmesi’nde yer alan veriler doğrultusunda Osmanlı Devleti’nin Sivas Vilayeti’nin eğitim-öğretim faaliyetleri incelenecektir. Bu amaçla Hicri 1316 (M. 1898), 1317 (1899), 1318 (1900), 1319 (1901), 1320 (1902) ve 1321 (1903) senelerine ait sâlnâmelerin incelenmesi sonucunda Sivas Vilayeti’ndeki merkezî teşkilât, mevcut okullar, bu okullarda okutulan dersler, görevli idareci ve öğretmenler, kütüphaneler, gazeteler ve matbaalar hakkında elde edilen bilgiler sunulacaktır.

Abstract
In this study, Ottoman State’s educational activities in Sivas province will be examined in the light of the data that took place in the State Yearbooks, Province Yearbooks and the General Yearbooks of Ministry of Education. In this direction, as a result of the analysis of the Yearbooks of Education regarding the years of 1316 (M. 1898), 1317 (1899), 1318 (1900), 1319 (1901), 1320 (1902) and 1321 (1903) in Moslem Calendar, the information obtained on central organization, schools, curriculum, officers and teachers, libraries, journals and printing houses in Sivas province will be presented.
Anahtar Kelimeler: Sâlnâme, Maârif Sâlnamesi, Sivas, eğitim-öğretim.

Keywords: Yearbooks, Yearbooks of Education, Sivas, Education

Millî Mücadele ve Cumhuriyet Dönemi Mizah Basınında Mustafa Kemal Atatürk İmajı

MakaleUlusal Hakemli Makale
AKBABA, Bülent – BİRBUDAK, Togay Seçkin
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Reşat GENÇ Özel Sayısı, C. II, Temmuz 2009, ss. 1253–1277

 

Özetasas
Bu çalışmada, Türk mizah basınının I. Dünya Savaşı sonrasında Anadolu’daki işgal hareketlerine, Millî Mücadele’ye, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecine, bu süreçte gerçekleştirilen inkılâplara bakışı incelenmiştir. Bu çerçevede, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’e mizah basınının bakış açısı dönemin kaynaklarından örnekler verilerek değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Abstract
In this study, the viewpoint of Turkish humor press towards National Struggle, occupation movements after World War I in Anatolia, the foundation process of Turkish Republic, and the revolutions in this process have been examined. In this respect, the viewpoint of humor press to Mustafa Kemal Atatürk; the founder of Turkish Republic has been tried to utilized giving examples from resources of the period.

Anahtar Kelimeler: Millî Mücadele, Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk, mizah, karikatür.
Key words: National Struggle, Republic, Mustafa Kemal Atatürk, humor, cartoon

Tedrîsât (-ı İbtidâiyye) Mecmuâsı

MakaleUlusal Hakemli Makale
ÜNAL, Uğur – BİRBUDAK, Togay Seçkin
Türk Yurdu, C. 31, S. 285, Mayıs 2011 ss. 105–109

16 Mart 1848 tarihinde İstanbul’da açılan Osmanlı Devleti’nin ilk öğretmen yetiştiren okulu olan İstanbul Dârülmuallimîn Mektebi’nde 1908 yılından başlayarak II. Meşrutiyet yıllarında bir değişim sürecine girilmiş ve bu dönemde okulda bir çok değişikliğe gidilmiştir. Bunlardan biri de okul bünyesinde süreli yayın olarak Tedrîsât (-ı İbtidaiyye) Mecmuası’dır. Söz konusu çalışma İstanbul Dârülmuallimîni tarafından 1910- 1926 yılları arasında 69 nüsha olarak yayımlanan bu dergiyi ele almaktadır.

Sosyal Bilgiler Öğretmeni Adaylarının Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Öğretimine Yönelik Görüşleri

BildiriUluslararası Bildiri
AKBABA, Bülent – DEMİRTAŞ, Bahattin – BİRBUDAK, Togay Seçkin – KILCAN, Bahadır
Uluslararası Sosyal Bilgiler Eğitimi Sempozyumu (USBES) III, (Ankara: 28-30 Nisan 2014).

semp

Tarih Öğretmeni Adaylarının Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Öğretimine Yönelik Görüşleri

BildiriUluslararası Bildiri
AKBABA, Bülent – DEMİRTAŞ, Bahattin – BİRBUDAK, Togay Seçkin – KILCAN, Bahadır
III. Uluslararası Tarih Eğitimi Sempozyumu (ISHE 2014), (Sakarya: 25-27 Haziran 2014)

Bildiri tam metni makale olarak yayımlanmıştır.

Bkz. AKBABA, Bülent – DEMİRTAŞ, Bahattin – BİRBUDAK, Togay Seçkin – KILCAN, Bahadır; “Tarih Öğretmeni Adaylarının Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Öğretimine Yönelik Görüşleri”, Zeitschrift für die Welt der Türken / Journal of World of Turks, Vol: 6, No: 2, 2014, ss. 207-226.

Mustafa Sâtı Bey ve Eğitime Dâir Lâyihaları

Kitap
ÜNAL, Uğur - BİRBUDAK, Togay Seçkin
Murat Kitabevi, Ankara, 2010

Osmanlı Devleti’nde XVII. yüzyıldan başlayarak devletin yıkılışına kadar devam eden ıslahat sürecinde birçok alanda yenilikler gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. İdarî, askerî, malî, hukukî ve sosyal sahalarda olduğu gibi eğitim ve kültür alanlarında da kendini gösteren bu ıslahatın ortak amacı, başlangıçta Osmanlı Devleti’ni eski gücüne kavuşturmak iken sonradan Batı medeniyetini yakalayabilme çabasına dönüşmüştür. Tanzimat yıllarından itibaren ilk, orta ve yüksek öğrenimde yeni okulların açılması hızlandırılmış; bu cümleden olarak Mekteb-i Sultânî, Mekteb-i Mülkiye, Dârülmuallimîn, Dârülmuallimât, meslek okulları ve idâdîler açılmış, Dârülfünûn denemeleri gerçekleştirilmiştir. II. Meşrutiyet dönemi, yeni okulların açılması ve okul sayılarının artırılmasının yanı sıra eğitim programları ve faaliyetlerinin yoğun olarak tartışıldığı bir dönem olmuştur. Çevirisini yaptığımız Mustafa Sâtı Bey’in “Lâyihalarım” adlı eseri de, bu dönemin eğitim hayatı, programları ve zihniyetini Dârülmuallimîn temelinde ele almaktadır. II. Meşrutiyet dönemi eğitim ıslahatı açısından oldukça önemli bir yere sahip olan bu eser, M. Sâtı Bey’in Osmanlı eğitim sistemindeki sorunlara dair tespitlerini ve bunlara dair çözüm önerilerini ihtiva etmektedir. Sâtı Bey, Dârülmuallimîn’deki müdürlük görevi esnasında Maârif Nezareti’ne sunmuş olduğu lâyıhaları derlemiş, bunu gazete ve dergilerde yazmış olduğu makalelerin özetleri ile de destekleyerek r. 1326’da (m. 1910-1911) “Lâyihalarım” adıyla kitap haline getirmiştir. Eserinde Osmanlı eğitim sistemindeki yapısal sorunları, öğretmenlik mesleğinin problemlerini, Avrupa’ya öğrenci gönderme meselesini, öğretmen yetiştirme alanındaki sorunları dile getirmekte ve tüm bu sorunlar üzerine, Avrupa eğitim sistemini de göz önünde bulundurarak, çözüm önerileri sunmaktadır. Bu çalışma Osmanlı Devleti’nin eğitim sistemi ve eğitim tarihi üzerine yapılacak olan çalışmalara bir kaynak olması amacıyla tarafımızdan Latin harflerine çevrilmiştir. Metnin çevirisinden önce yazar ve eser hakkında izahata da yer verilmiştir. Bu bölümlerde Sâtı Bey’in hayatı ana hatlarıyla okuyuculara sunulmuş ayrıca eserin içeriği hakkında kitabın özeti sayılabilecek bilgilere yer verilmiştir.

Balkan Savaşları’nda Edirne

Kitap
HAYTA, Necdet – BİRBUDAK, Togay Seçkin
Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2010

Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekilişi, ardı ardına gelen ve mağlubiyetlerle sonuçlanan savaşlar neticesinde olmuştur. İtalya ile yapılan Trablusgarp Savaşı’ndan sonra başlayan Balkan Savaşları 1913 yılının sonlarında bitmiş ve hemen ertesi sene girilen Büyük Cihan Harbi ile de Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir. Osmanlı Devleti’nin yüzyıllar boyunca hâkimiyeti altında bulundurduğu topraklarda yeni kurulan dört devlet (Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ) ile yapılan 1912 – 1913 Balkan Savaşları ile ilgili yorumların çoğunda felaket, utanç, kara leke gibi ifadeler yer almıştır. Söz konusu dört küçük devlet karşısında alınan mağlubiyetler bu yorumları belki haklı çıkartabilir; ancak Balkan Savaşları esnasında Edirne, İşkodra ve Yanya’da kahramanlık olarak nitelendirilebilecek başarılara da imza atılmıştır. Bu dönemde Edirne, her türlü imkansızlığa rağmen Bulgar ve Sırp saldırılarına karşı uzun bir müddet kendini savunabilmiştir. Edirne, savaş sırasında Osmanlı müdafaasının sembolü haline geldiği gibi, mütareke dönemi ile kesin barış sürecinde de en önemli müzakere konularında biri olmuş hatta yaşanan Bâb-ı Âlî Baskını’nda da en mühim nedeni teşkil etmiştir. Bu çalışmada Edirne’nin Balkan Savaşları sırasındaki durumu, Mehmed Şükrü Paşa önderliğinde Türk askerinin ve halkının göstermiş olduğu kahramanca direniş ve Edirne Müdafaası’nın Balkan Savaşları’nın gidişatına ve Osmanlı siyasal hayatına yapmış olduğu etkiler ortaya konmaya çalışılmıştır.

İstanbul Dârülmuallimîni (1848–1924)

Kitap
ÜNAL, Uğur – BİRBUDAK, Togay Seçkin
Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2013

Osmanlı Devleti’nde medreseler, idarî ve adlî memurlar yetiştirmesinin yanı sıra uzun yıllar ülkenin öğretmen ihtiyacını da karşılayan eğitim kurumları olmuştur. Tanzimat dönemi ile birlikte eğitim sisteminde ciddi değişikliklerin yaşanması modern tarzda eğitim verecek kadroların yetiştirilmesi problemini doğurmuş ve bu kapsamda 16 Mart 1848 tarihinde rüşdiyelere öğretmen yetiştirmek için İstanbul’da Dârülmuallimîn açılmıştır. Bu okula 1868 yılında sıbyân (ibtidâiyye), 1876 yılında ise idâdî (âlî) şubeleri eklenmiştir. Her ne kadar bazı dönemlerde kesintiye uğrasa da XIX. Yüzyılın son çeyreğinde İstanbul dışında da açılmaya başlayan Dârülmuallimînler, memleketin öğretmen ihtiyacının karşılanmasında aslî kaynak olmuştur.

1848-1924 yılları arasında hizmet veren İstanbul Dârülmuallimîni Ahmed Cevdet Paşa, Mizancı Murad, Selim Sâbit, Jan Aristokli, İsmail Hakkı İzmirli, Mustafa Sâtı, Ali Reşad, Selim Sırrı Tarcan, İhsan Sungu, İbrahim Alâaddin Gövsa, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, Muallim Cevdet İnançalp, İhsan Şerif Saru gibi meşhur öğretmenlerin ders verdiği önemli bir meslekî eğitim kurumu olmuştur.  İstanbul Dârülmuallimîni’nde sağlam bir meslekî ve ahlâki eğitim alan ve bu kurumdan mezun olan öğretmenler, mesleklerine başladıklarında bir taraftan çocukları talim ve terbiye ederek memlekete aydın ve müteşebbis nesiller yetiştirirken diğer taraftan da halkın bilinçlendirilmesine katkı sağlayacak çalışmalar yürütmüşlerdir.

Ahmet Cevdet’in Bosna Müfettişliğine Dair Notlar (Temmuz 1863 – Kasım 1864)

BildiriUluslararası Bildiri
BİRBUDAK, Togay Seçkin
I. Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Kongresi, (Saraybosna: 2-6 Mayıs 2015)

Özet                                                     

XIX. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nin siyaset ve yönetim mekanizmasında sayısız görevler üstlenen büyük devlet adamı, tarihçi, sosyolog, hukukçu, edib ve şair Ahmed Cevdet Paşa, Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliye başkanlığı, Şûrâ-yı Devlet üyeliği, Adliye, Evkaf, Maârif, Dâhiliye ve Ticaret nâzırlıklarının yanı sıra Bosna ve Kozan’da üstlendiği müfettişlik görevleri ile de devlete büyük hizmetleri dokunmuş bir şahsiyettir. Osmanlı Devleti’nde çeşitli bakanlıklarda görev yapan Ahmed Cevdet Paşa sadece sıradan bir devlet adamı olmakla kalmamış, Osmanlı Devleti’nin vak’anüvisliği görevini üstlenmiş, 1848 yılında kurulan İstanbul Dârülmuallimîni’nde müdürlük yapmış, 1851 yılında kurulan Encümen-i Dâniş’te görev üstlenmiş, 1854 yılında kurulan Şirket-i Hayriye’nin kuruluşunda rol oynamış, Osmanlı medeni kanunu olan Mecelle’nin hazırlanması sürecinde de heyet başkanlığı yapmış bir Osmanlı aydını olarak karşımıza çıkmaktadır.

Osmanlı Devleti’nin dağılma dönemi içerisinde bulunduğu ve Balkanlarda büyük kaynamaların yaşandığı XIX. yüzyılın ikinci yarısında Tanzimat uygulamalarından rahatsız olan Bosna halkının asayişe kavuşturulması ve askerlik meselesi başta olmak üzere sorunların giderilmesi için Bosna’ya müfettiş olarak görevlendirilen Ahmed Cevdet Efendi (1866’dan sonra Paşa) yaklaşık 2 yıl boyunca da burada görev yapmıştır. Neredeyse 20 yıldır siyasi istikrarsızlık içerisinde çalkalanan ve huzursuzluğun hat safhada olduğu Bosna topraklarına yeniden asayiş ve düzeni getiren kişi Ahmed Cevdet olmuştur.

Söz konusu çalışmada sadece Osmanlı Devleti için değil Bosna tarihi için de önemli bir şahsiyet olan Ahmed Cevdet Efendi (Paşa)’nin müfettişlik görevinde bulunduğu 1863 – 1864 yıllarında Bosna’daki mevcut durum ve kendisinin müfettişlik dönemindeki başarılı icraatları ele alınmakta ve Cevdet Paşa’nın yapmış olduğu faaliyetler ekseninde devletlerin iktidarının sadece askeri yöntemlerle sağlanamayacağı, halkın görüş ve düşüncelerine önem verilerek de sorunların aşılabileceğine dair güzel bir örnek sunulmaya çalışılmaktadır. Çalışmada ana kaynaklar olarak bizzat Cevdet Paşa’nın kaleme almış olduğu eserler ve dönemin arşiv belgeleri kullanılmaktadır.

Abstract

Ahmed Cevdet Pasha, who took on a lot of duties in politics and administration of the Ottoman Empire in the second half of the 19th century, was a great statesman, historian, sociologist, legist, man of letters, and poet. He served his state as President of the Supreme Court of Appeal and Member of the Council of State as well as in various positions in the Ministry of Justice, the Ministry of Foundations, the Ministry of Education, the Ministry of Internal Affairs, and the Ministry of Commerce. Moreover, he was also an inspector in Bosnia and Kozan. Ahmed Cevdet Pasha, who held office in various ministries of the Ottoman Empire, was not only a statesman but also a historiographer of the Ottoman Empire. He was the manager of Istanbul Teacher Training School (Dârülmuallimin) set up in 1848, took on a duty in the Council of Science (Encümen-i Dâniş) set up in 1851, played a role in the establishment of Şirket-i Hayriye [Steamship Company] set up in 1854, and chaired the commission preparing Mecelle, the Ottoman code of civil law.

Ahmed Cevdet Efendi (Ahmet Cevdet Pasha as of 1866) worked as an inspector in Bosnia for almost two years after he was appointed to there to ensure public security and eliminate problems (especially military issues) in Bosnia where people were uneasy about Tanzimat practices in the second half of the 19th century when the Ottoman Empire was experiencing dissolution and there were serious uproars. It was Ahmed Cevdet who ensured public security and order again in Bosnia where political instability and unrest had been at the highest level for almost 20 years.

The present study deals with the situation in Bosnia between 1863 and 1864 when Ahmed Cevdet Efendi (Pasha), who was an important figure for not only the Ottoman Empire but also the history of Bosnia, served as an inspector there and his successful actions in that period and presents a good example to the fact that the power of a state is not manifested through military methods alone, and problems in an area may be overcome by attaching importance to people’s opinions on the basis of the actions taken by Cevdet Pasha. The main resources used in the study are the works written by Cevdet Pasha and archive documents dating back to the above-mentioned period.

Anahtar Kelimeler: Ahmed Cevdet Paşa, Osmanlı Devleti, Bosna-Hersek, Tanzimat Devri, Islahat

Keywords: Ahmed Cevdet Pasha, Ottoman Empire, Bosnia-Herzegovina, Tanzimat Era, Reform

TÜBİTAK Destekli Yayınların Bibliyometrik Analizi ve Özelde Eğitim Araştırmalarının Durumu

BildiriUluslararası Bildiri
ÜSTÜNDAĞ, Mutlu Tahsin - GÜNEŞ, Erhan - YALÇIN, Haydar - BİRBUDAK, Togay Seçkin
5th International Conference of Research in Education (ICRE), (Edirne: 8-10 Ekim 2015)

Özet

Bu çalışmada Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından 1980-2014 yılları arasında desteklenen projeler kapsamında üretilen yayınlara ait bibliyometrik analizler yapılmıştır. Çalışmanın kapsamında söz konusu 14.697 adet yayınla ilgili olarak büyük resmi görmek açısından; yayın türü, yazar(lar), yayınlandığı bilimsel dergi, yayınlandığı ülke, yazarlarının bağlı oldukları kurum ve etki düzeyi değişkenleri bazında analiz sonuçları ortaya konulmuş ve tartışılmıştır. Çalışmanın temel amacı destek verilen bu yayınların etki düzeylerini, bilimsel literatüre katkılarını ve yazar profillerini somut veriler Araştırma sonuçları, genel anlamda TÜBİTAK desteklerinin ne düzeyde bilimsel literatür açısından katkıya dönüştüğü, hangi üniversitelerin ve disiplinlerin öne çıktığı ve özelde eğitim araştırmalarının bu resimde nasıl bir yere sahip olduğu gibi önemli soruların cevaplanması açısından önemlidir. Bu çalışma neticesinde ortaya çıkan verilerden elde edilen sonuçların etkileşimli görsel sunumu ışığında ülkemizdeki bilim politikaları ve öncelikleri ile destek verilen projelerde üretilen yayınlar arasındaki bağ da ortaya çıkmış olacaktır.

Anahtar Kelimeler: TÜBİTAK, bibliyometri, eğitim araştırmaları, etki düzeyi

Prof. Dr. Reşat GENÇ Makaleler, C. I - II

Editör/Editör Yardımcılığı
YALÇIN, E. Semih – ÜNAL, Uğur – BİRBUDAK, Togay Seçkin (Yay. Haz.)
Prof. Dr. Reşat GENÇ Makaleler, C. I - II, Berikan Yayınevi, Ankara, 2007

Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Reşat GENÇ Özel Sayısı

Editör/Editör Yardımcılığı
TURAN, Refik (Ed.), ÇAKMAK, Mehmet Ali – ÜNAL, Uğur, BİRBUDAK, Togay Seçkin – DEMİRTAŞ, Bahattin (Ed. Yar.)
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Reşat GENÇ Özel Sayısı, C. I – II, Temmuz 2009

II. Meşrutiyet Dönemi’de Mekteb-i Mülkiye’de Bir Islahat Girişimi: Mehmed Hikmet Bey’in Layihası

MakaleUlusal Hakemli Makale
Togay Seçkin Birbudak
Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi (OMAD), C. 6, S. 16, 2019, ss. 591-611.

Özet

Osmanlı Devleti’ndeki bürokratik sistemin nitelikli kadrolar ile yürütülebilmesi adına Sultan Abdülmecid’in saltanatı zamanında, 1859 yılında, İstanbul’da açılan Mekteb-i Mülkiye Türk eğitim tarihinin en önde gelen, iz bırakan okulları arasında yer almaktadır. Bu okuldan yetişen öğrenciler zamanla Osmanlı bürokrasi ve eğitim sistemi içerisinde önemli vazifeler üstlenmişlerdir. Bununla birlikte farklı tarihlerde alınan kararlarla Mekteb-i Mülkiyede öğrenci kabulü, eğitim düzeni, müfredat gibi başlıklarda birçok kez düzenlemeye gidilmiştir. Bu nedenle Mekteb-i Mülkiyenin, kurucusu Sultan Abdülmecid zamanında farklı, Sultan II. Abdülhamid zamanında farklı, II. Meşrutiyet Dönemi’nde daha başka bir eğitim anlayışı ve müfredat ile hizmet verdiği dikkati çekmektedir. 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinin ardından Sultan II. Abdülhamid devrinin etkilerini azaltmak için Mekteb-i Mülkiyede bir kez daha düzenlemelere gidilmişse de istenilen düzen tam anlamıyla oturtulamamıştır. Çalışmada 1911 yılında Mekteb-i Mülkiyeye müdür olarak atanan Mehmed Hikmet Bey’in hazırlayarak 28 Mayıs 1912 günü Dâhiliye Nezâretine sunduğu bir rapor ele alınmaktadır. Mehmed Hikmet Bey, okulun geçmişten gelen bazı problemlerine dikkat çekmekte ve bu sorunların aşılması için birtakım önerilerde bulunmaktadır. Bununla birlikte Mekteb-i Mülkiye için yeni bir eğitim müfredatının uygulanması gerektiğini savunan Mehmed Hikmet Bey bu konuda kapsamlı bilgiler vermekte ve öğrencilerle ilgili de bazı düzenlemeler yapılması yolunda görüş bildirmektedir. Bu kapsamda söz konusu çalışmada okulun daha faydalı hâle getirilmesi adına müdür Mehmed Hikmet Bey’in kaleme aldığı görüş ve düşünceler, okulda uygulanması önerilen müfredat ile idare-eğitim modeli hakkında bilgiler verilmekte, son bölümde ise layihanın hayata geçirilme durumu ile okul üzerindeki etkileri üzerine değerlendirmelerde bulunulmaktadır.

Abstract

In order to carry out the bureaucratic system in the Ottoman State with qualified cadres, Mekteb-i Mülkiye (Faculty of Political Sciences) opened in Istanbul in 1859 during the reign of Sultan Abdülmecid, is one of the most prominent schools in the history of Turkish education. The students, who grew up in this school, undertook important tasks in the Ottoman bureaucracy and education system at that time. On the other hand, with the decisions made on different dates, many changes in the fields such as student acceptance, education order and curriculum were made in Mekteb-i Mülkiye. For this reason, it attracts attention that it provided service with a different understanding of education and curriculum during the reign of Sultan Abdülmecid, founder of Mekteb-i Mülkiye, also during the reign of Sultan II. Abdülhamid and a different one during Second Constitutional Era. In 1908, After the declaration of the II. Constitutional Monarchy, in order to reduce the effects of the Sultan II. Abdülhamid period, Mekteb-i Mülkiye was reorganized once again but the desired order was not fully established. In this work, the report that Mr. Mehmed Hikmet who was appointed as the head of Mekteb-i Mülkiye in 1911 prepared and presented to Ministry of Internal Affairs on 28th of May 1912 is discussed. Mr. Mehmed Hikmet drew attention to some problems of the school from the past and made some suggestions to overcome these problems. On the other hand, Mehmed Hikmet, who argued that a new curriculum should be implemented for Mekteb-i Mülkiye, provided comprehensive information on this subject and gave his opinions on making arrangements for the students in the school. In this regard, the mentioned study provides information on the views and ideas written by the headmaster Mr. Mehmed Hikmet and administrational-educational model with the curriculum proposed to be applied at school and in the last part, evaluations are made on the actualization of the mentioned pleading and its effects on the school.

Anahtar Kelimeler: Mekteb-i Mülkiye, Osmanlı, II. Meşrutiyet, Türk eğitim tarihi, ıslahat

Keywords: Mekteb-i Mülkiye, Ottoman, The Second Constitutional Era, Turkish education history, reform